|
|
|
Sevdiğiniz yüreğinize layık olsun! |
|
|
Müştemilât
Dilimin yanık yakarışlarını son kez düğümledim
küçük dağları yaratan
savruk ruhumuzun çömez haykırışlarında,
Dost sandığımız şimal rüzgârları
bizi forsa olarak sattığında,
Aynı uykularda görülen devasa düşlerin
kollarına astığımız yırtık hayallerimiz,
birer birer prangaya vurulduğunda
Varamadık hayatın tadına
baktık sadece parmak ucuyla,
Gönüldeş yıldızları üşüttük biz
kanatlarımız yalnızlıktan dert yandığında,
yağmurlar ağlayan dalgaları zecir ile ıslattığında
Ipıssız enginlerin tam ortasında…
Kararsız karanlıkların içinde
şüpheli adımlarıyla
aydınlığı arayan uçarı gölgenden
zifiri bir kasavet gelip
bağdaş kurdu yüreğimin başköşesine!
Nem kaparım;
bir şöminenin içindeki yalnız odunun çıtırtılarından,
Alazı boynunu bükmüş
bir gaz lambasının gücenik ışığından,
ukalâ gecenin arsızlığından,
Arası açık penceremin
kıyısından sessizce süzülmeyi beceremeyen
Bendeki seni çalan
sinsi rüzgârın hırsızlığından...
Gülümsemem;
yüreğindeki hüznün karanlığına ışık olsun
hatırladığında,
Soğukla kol kola gezsin sevda,
gece derin bir iç çeksin
hatırlandığımda…
|
|
|
|
|
|